YEM BEZELYESİ TARIMI
Yem Bezelyesi Tarımı
Töre Yem Bezelyesi Toprak İsteği, Töre Yem Bezelyesi Tohum Yatağının Hazırlanması, Töre Yem Bezelyesi Ekim Zamanı, Töre Yem Bezelyesi Gübreleme, Töre Yem Bezelyesi Ekim Zamanı, Töre Yem Bezelyesi Biçim Zamanı, Yem Bezelyesinin Faydaları
BUĞDAYGİLLERİN TARIMI
Buğdaygillerin Tarımı
Buğdayda Toprak Hazırlığı, Buğdayda İklim İsteği, Buğdayın Gelişme Dönemlerine Göre Su İhtiyacı, Buğdayı etkileyen iki önemli kuraklık dönemi vardır, Buğdayda Toprak İsteği, Buğday Ekimi, Buğdayda Gübreleme, Azotlu Gübre Uygulamalarında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar, Buğdayda Gübre Uygulamaları
YABANCI OTLAR
Buğdaygil Alanlarında Görülen Dar Yapraklı Yabancı Otlar
Buğdaygillerde kulakçık şekilleri, Buğdaygillerde yaprak kını şekilleri, Yabani Yulaf (Avena fatua), Ayrık (Agropyron repens), Köpek Dişi Ayrığı (Cynodon dactylon): (ayrık otu), Tilki Kuyruğu (Alopecurus myosuroides), Bir Yıllık Salkımotu (Poa annua), Adi Salıkımotu (Poa trivialis), Tarla Bromu (Bromus arvensis), Çavdar Bromu (Bromus secalinus), Kısır Brom (Bromus sterilis), Kılçıksız Brom (Bromus inermis), Dik Brom (Bromus commutatus), Yumuşak Brom (Bromus mollis), Püsküllü Çayır Otu (Bromus tectorum), Delice (Lolium temulentum), Rüzgar Otu (Apera spica):
Buğdaygil Alanlarında Görülen Geniş Yapraklı Yabancı Otlar
BUĞDAYGİLLERDE GÖRÜLEN HASTALIKLAR
Arpada Ağ Leke Hastalığı
Ağ leke hastalığı özellikle bol yağışlı yıllarda % 40 a varan verim kayıplarına neden olur.
Arpada Çim Boğazı Yanıklığı
Madalyon Lekesi veya Kahverengi Göz Hastalığı olarak da adlandırılır. Arpada hastalık nedeniyle verim kayıpları buğdaya göre daha azdır.
Arpada Hastalıklara Bağlı Olmayan Yaprak Lekeleri
Hastalığa bağlı olmayan bu yaprak lekeleri, genelde yaprağın sadece bir tarafında fark edilebilmektedir. Nadiren klorozlarla çevrili olurlar ve renk değişimleri daima koyu renkli, hatta siyah olur.
Arpada Kahverengi Leke Hastalığı
Yaprak üzerindeki hastalık etmeninin koyu kahverengi, sarı hale ile çevrili genel görüntüsü. Hastalık etmeni özellikle yapraklarda nekrozlar oluşturur. Ancak sap kaidesi ve başaklarda da belirti verebilir.
Arpada Kahverengi Pas Hastalığı
Daha çok sıcak ve kuru yıllarda görülür. Yazlık karakterli arpalarda, kışlık karakterli arpalara oranla hastalık riski daha yüksektir. Hastalık etmeni canlı bitki dokularında yaşar ve bu yüzden hastalık kaynağı olarak hasattan sonra kendi gelen bitkiler ve yabani arpa türleri büyük önem taşır.
Arpada Külleme
Arpada erken enfeksiyonlar özellikle bitkinin kardeş sayısına ve her başaktaki dane adedine etki eder. Daha geç görülen enfeksiyonlar ise, daha çok kalite üzerine etkilidir. Hastalığın yüksek seviyelere ulaşması, % 25 e varan verim kaybına neden olur.
Arpada Ramularia Yaprak Leke Hastalığı
Hastalık başakların oluşmasından itibaren özellikle yaprak üstü ve altı ile yaprak kılıflarında yoğun bir benekleşmeye neden olur.
Arpada Rhynchosporium Yaprak Lekesi
Özellikle ılıman bölgelerde en önemli arpa hastalıklarından biridir. Hastalık belirtileri özellikle yaprak ayasında görülmekle birlikte, sap ve başaklarda da görülebilir.
Arpada Typhula Çürümesi
Toprak nemi yüksek olduğunda, donma noktasındaki ısıda ve uzun süre kalan kar örtüsünde, ilkbaharda karlar eridiğinde sıravari veya ocaklar biçiminde sararmış bitkiler görülür.
Arpada Yaprak Çizgi Hastalığı
Hastalık tarladaki bitkilerin tamamında görülmez. Tohum kökenli olduğu için ayrı ayrı bitkilerde ortaya çıkar ve ocaklar halinde genişler.
Pas Mücadelesinde Alınması Gereken Kültürel Önlemler
İnkubasyon - Epidemi Süresi: Bünyeye giren bir mikroorganizmanın hastalık oluşturması için geçen süredir.
Buğdayda Sarı Pas
Sarı pas tarlada ilk bulaşma devresinde ocaklarbiçimindedikkat çeker.
Buğdayda Kahverengi Pas
Genellikle yapraklarda görülür ve bu nedenle yaprak pası olarak da isimlendirilir. Dönem itibariyle sarı pastan sonra görülür. Rüzgarla yayılan sporlar yapraklardaki stomalara enfekte olur ve gelişmesini stomalarda sürdürür.
Buğdayda Kara Pas
Buğdayın özellikle sap ve yaprak kınında, daha az olmak üzere yaprak ayasında ve ender olarak da başaklarda görülen bir hastalıktır.
Buğdaygillerde Pas Hastalıklarının Ayırt Edilmesi
Pas hastalıklarının ayırt edilmesinde dikkat edilecek ilk husus püstüllerin şekli, dizilişi ve renkleridir. Daha sonra bulundukları yerlere de bakılır.
Buğdaygillerde DTR Yaprak Lekesi Hastalığı
Üst üste buğday ekilen veya toprak işlemesinin özensiz yapıldığı alanlar hastalığın oluşumunu teşvik eder. Verim kaybı % 20-50 aralığında görülebilir. Hastalık fotosentez alanının daralmasına ve asıl olarak bin dane ağırlığında önemli düşüşlere neden olmaktadır.
Buğdaygillerde Alternaria
Sarı sınırlarla çevrelenmiş küçük, oval veya elips şeklinde kahverengi lezyonlar olarak yaprak üzerinde dağınık halde görülür.(Önemli not: genellikle septoria ile çok benzerdir. Dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri, septoria da oluşan lekeler genel olarak yaprak damarları ile sınırlandırılmış şekildedir.)
Buğdaygillerde Başak Yanıklığı
Hastalık etmeni (Fusarium spp.) mısır ve buğdaygillerin bitki artıklarında kışlar, ilkbaharda nemli hava şartlarında ürer, rüzgar ve su ile taşınarak hububat bitkisinin başaklarına ulaşır.
Buğdaygillerde Kar Küfü Hastalığı
Bu hastalık düşük sıcaklıklarda Buğday, Arpa, Çavdarve Triticale’ de önemli zararlar yapabilmektedir. Erken dönemdetohum çürümeleri ve fide ölümleri görülmekte, daha geç dönemlerde ise yaprak ve başakta nekrozvelekelereneden olmaktadır.
Buğdaygillerde Kök Boğazı Çürüklüğü Hastalığı
Buğdaydave arpada kök çürüklüğü ve kök boğazı yanıklığına neden olmaktadır. Oksijenin yetersiz olduğu ağır topraklarda ve düşük organik madde içeren zayıf topraklarda hastalık daha fazla ortaya çıkar.
Buğdaygillerde Külleme Hastalığı
Yapraklarda önceleri nokta halinde beyaz-gri renkte püstüller halinde görülür, sonra esmerleşir.Uygun koşullarda püstüller birleşir ve yaprağı tamamen kaplayabildiği gibi, sap ve başağa da intikal eder. Bitki üzerinde yüzeysel bir tabaka oluşturan misel örtüsü rüzgar, yağmur ve sürtünmeler ile silinebilir.
Buğdaygillerde Rastık Hastalığı
Buğdaydagörülen sadeceaçık rastıktır.Açık rastıkta hastalığın son döneminde başak kısımları (kavuz ve kılçıklar hatta başakçık ve tane)dökülerek kaybolur.
Buğdaygillerde Sarı Cücelik Virüsü
Bu virüs arpa sarı cücelik virüsüdür. Bazı yerlerde buğday sarı cücelik virüsü ismiyle de anılmaktadır. Cücelik virüsü bitki özsuyunda stabil (aktif, yapısı değişmeyen, sürekli anlamında) haldedir. Sadece bitki dokusunda yaşar. Anız veya toprakta yaşayamaz.
Buğdaygillerde Sarı Mozaik Virüsü
Arpanın en tehlikeli virüs hastalığıdır.Buğday türlerinin tamamında etkili olmaktadır.
Buğdaygillerde Septoria
Yaprak üzerinde damarlar ile sınırlandırılmış küçük, düzensiz, kırmızımtırak - kahverengi lekeler şeklindedir. Septoria, enfekteli ürün artıklarında ve kendi gelen buğday üzerinde yaşamını sürdürür, ancak toprak altında yaşayamaz.
Buğdaygillerde Sürme Hastalığı
En önemli hastalık kaynağı, buğday tanelerine yapışmışolan rastık sporlarıdır.
Buğdaygillerde Take-All (Kara Kök) Hastalığı
Her sezon koşulunda oluşabilen bu hastalık toprak sıcaklığı8-15dereceler arasında olduğunda, toprak neminin arttığıve yağmurun bol olduğu, Ocak-Şubat aylarının ılıman geçtiği (10 derece) senelerde artmaktadır.
ZARARLI BÖCEKLER
Buğday Biti
Koyu kahve veya kırmızımsı gri renklidir. 3-5 mm. boyundadır. Baş kısmında hortumu vardır. Buğday tanesine hortumuyla delik açıp, embriyoya yakın kısma genellikle bir adet yumurta bırakır. Yumurtasını bırakan dişi daha sonra açtığı deliği bir sıvı salgılayarak kapatır.
Buğday Gal Nematodu
Dişiler 3-5 mm, erkekler 2-5 mm boylu olup; dişi spiral şeklinde ve hareketsiz, erkek ise düz hat formunda ve aktiftir. Dişinin vücudu helezon gibi kıvrıktır. Erkek çok hareketlidir. Nematodla bulaşık buğday taneleri ekildikten bir süre sonra toprağın nemini alıp şişerler. Tanelerin içinde II. Larva döneminde ve uyuşuk halde bulunan nematodlar uygun koşullarla karşılaştıklarında harekete geçerek, taneyi terk eder ve toprağa geçerler.
Buğday Kara Sineği
Ergin genellikle siyah renkte olup, 3,5-5 mm. boyundadır. Toplamda 3 larva dönemi vardır. İlkbahar ve sonbaharda olmak üzere iki defa döl verir. Yumurtadan çıkan larvalar, erken ekilen kışlık buğdaylarda özellikle tarlaların kenar kısımlarında daha yoğun olmak üzere, hububatın toprağa yakın sap kısmında beslenerek yaklaşık 5 cm. uzunluğunda galeri açarlar.
Buğday Kesik Sineği
Buğday, arpa, yulaf ve yabani buğdaygillerde beslenmektedir. Erginleri ortalama 4 mm. boyunda koyu gri veya siyah, abdomeni ise kırmızımsı-kahverengindedir. Kışı toprakta pupa şeklinde geçirir. İlkbaharda çıkan erginler, yumurtalarını yapraklara bırakırlar. Bir dişi ortalama 300 yumurta bırakabilir. Yumurtadan 3-7 günde çıkan larvalar hububatta beslenerek 3 larva evresini 25-30 günde tamamlayarak pupa dönemine geçerler.
Buğday Tripsi
Kış mevsimini döllenmiş halde geçiren dişi, mart sonu veya nisan başından itibaren buğday tarlalarına gelmeye başlar. Kışlık ve yazlık hububatta zarar yapan tripsler, hububat henüz sapa kalkma döneminde iken bitkilerin yaprak ve saplarında beslenir. Beslenmeden kaynaklı beyazımsı gümüşümsü lekeler meydana gelir. Ancak bu dönemde meydana gelen zarar zor fark edilir ve bitkiler büyüme dönemlerinde olduğu için fazla etkilenmezler.
Ekin Bambul Böceği
Değişik türleri vardır. Bazı türlerde baş ve gövde parlak madensel yeşil renkte, üst kanatların gövdeyle birleşme yerlerinin ortasında köşeli kara bir leke vardır. Üst kanatlar kahverengindedir. Bazı türler siyah renklidir. Antenleri yelpaze şeklindedir. Erginler tahılın süt olum döneminde başaklar üzerinde görülür. Erginler günün sıcak saatlerinde çok aktiftirler. Erginlerin yaşam süresi 1-1,5 aydır. Genellikle 2 yılda bir kez döl verir. Ancak şartlar uygun olduğunda, döl verdikten sonraki takip eden yılda da döl verebilir.
Ekin Koşnili
Ergin dişisinin vücudu yumuşak, bordo renkli, ortalama 5 mm. boyunda ve 3,5 mm. eninde olup, yumurtaya benzer bir şekli vardır. Yumurtaları da oval ve bordo rengindedir. Yumurtalar genellikle toprağın 7-8 mm. derinliğinde, ortalama 150-160 adedi bir arada bulunmaktadır.
Hububat Hortumlu Böceği
Ergin 3-4 mm. boyunda ve kahverengi olup, üzeri krem renginde pullarla kaplıdır. Baş gözlerden sonra uzamış ve hortum biçimini almıştır. Zararlı kışı ergin olarak toprakta geçirir. Mart sonu- nisanın ilk haftasından itibaren topraktan çıkmaya başlarlar.
Kımıl
Yaşam döngüsü süneye benzer. İlkbaharda havaların ısınmasıyla 19-20 derecelerde kışlaklardan ayrılırlar. Genellikle nisan sonu-mayıs başında buğday tarlalarında görülmeye başlarlar. Kımıl, başaklı ve gelişmiş buğdayları seçerek beslenir. Tarlaya inişlerinden 10-15 gün sonrasına kadar beslenir ve çiftleşirler.
Süne
Bir yıllık yaşamı boyunca bir kez döl verir. Erginlerin yaşamı aktif ve pasif olmak üzere iki döneme ayrılır. Pasif dönemlerinin yaz aylarına denk gelen dönemini daha serin olan yüksek ve ormanlık bölgelerde (yazlama), kış aylarına denk gelen kısmını ise daha ılıman yerlere göç ederek (kışlama) geçirirler.
BUĞDAYGİLLERDEGÖRÜLEN BESİN MADDESİ NOKSANLIKLARI
Azot Noksanlığı
Protinler, organik bazlar, enzimler, vitaminler, klorofil gibi organik azot bileşimlerinin yapı taşı olması sebebiyle; yüksek verim ve iyi kalite değerleri için her zaman azot gübrelemesi gerektiğinden, en önemli besin elementi azottur.
Bakır Noksanlığı
Bitkinin bakır içeriği, azottan2.500kere daha az olmasına rağmen, bitki için hayati önem taşır. Özellikle hububat gurubunda çok sağlıklı ürün elde etmek için bakır elementinin verilmesi ihmal edilmemelidir. Bakır mikro besin elementidir. Bakır olmaksızın bir fotosentez işlemi düşünülemez.Bakır bitkilere yeşil rengini verir ve bitkilerin fotosentezde kullandıkları güneş ışığını absorbe etmelerini sağlar.
Bor Noksanlığı
Buğday bor gereksinimi az olan bitkilerdendir. Bu yüzden bor noksanlığından kaynaklanan gelişme bozuklukları neredeyse hiç görülmez.
Çinko Noksanlığı
Genel olarak genç yapraklarda kendini belli eder. Bunun sebebi, çinkonun bitki bünyesindeki hareket kabiliyeti iyi olmadığından; noksanlık durumunda yaşlı yapraklardan, yeni oluşan yapraklara çinko taşınmaz.
Demir Noksanlığı
Genç yapraklarda en ince damarların bile yeşil kalması ve damarlar arasında rengin tamamen sarıya dönmesi en tipik belirtilerdir. Böylece yeterli miktarda klorofil oluşmaması nedeniyle en genç yapraklar beyaz renkalır.
Fosfor Noksanlığı
Fosfor noksanlığında bitkiler yavaş gelişir ve boyları bodur olur. Yapraklar normal yeşil rengini kaybeder, koyu donuk, mavimsi-yeşil bir renk alır, antosiyan (bitkilerde kırmızı renk oluşumunu sağlayan renk maddesi) birikimi sonucu özellikle yaşlı yapraklarda başlayan mor renk oluşumu gözlenir.
Kalsiyum Noksanlığı
Yaprak ve sapların dayanıklılığını artırır. Noksanlığı durumunda bitki yapraklarının uç kısımları parçalanır ve deforme olur. Bitki büyümesi yavaşlar. Verim düşer. Toprakta fazla bulunması halinde demir, fosfor ve diğer bazı elementleri, bitkilerin faydalanmayacağı şekle sokar ve bitkide bu elementlerin noksanlığına yol açar.
Kükürt Noksanlığı
Toprakta sülfat(bitkilerin aldığı kükürt formu) çok az emilir ve bundan dolayı çok çabuk aşınır. Az humuslu, organik maddesi düşük, asit karakterli, geçirgen topraklarda ve fazla yağış alan yerlerde noksanlığı fazlalaşır. Aminoasitler, proteinler, enzimler, vitaminler ve sekonder bitki içeriklerinin yapı taşıdır.
Mağnezyum Noksanlığı
Klorofilin yapı taşı olmasından dolayı, fotosentez için önemlidir. Klorofilin merkez atomu mağnezyumdur. Klorofilin yapısındaki mağnezyum, bitkideki toplam mağnezyumun % 15-20'sini oluşturmaktadır. Mağnezyum noksanlığında klorofil miktarı hemen düşer ve fotosentez azalır. Bunun sonucunda gelişme geriliği ve ürün kaybı meydana gelir.
Mangan Noksanlığı
Enzimlerin aktif hale gelmesinde rol oynar. Elektron alış-verişinin olduğu kimyasal tepkimelerin(redoks sistemi) ayrılmaz bir parçasıdır. Hem klorofil ve fotosentezde, hem de nitrat indirgenmesinde, aminoasit (proteinin yapı taşı) ve protein sentezinde gereklidir. Fotosenteze katılma, karbonhidrat metabolizması (şeker, nişasta) için de önemlidir.
Potasyum Noksanlığı
Potasyum noksanlığı çok kumsal olan ve hafif bünyeli topraklar dışında çok görülmez.Azot ve fosforda olduğu gibi ilk önce alt yapraklarda görülür.